EMEP Mersin İl Örgütü: Çukurova’yı don vurdu, çiftçi yardım bekliyor
Zirai don nedeniyle çiftçilerin uğradığı zarara dikkat çeken Emek Partisi, talepleri sıraladı: “Üreticinin borcunu ertelemek değil bu yılki taksitlerini silmek gereklidir.”

Fotoğraf: Evrensel
Mersin- Anamur’dan Mersin’e, Tarsus’tan Hatay’a kadar olan bölgede yaşanan zirai don sebebiyle Emek Partisi Mersin İl Örgütü üretici köylülerle birlikte açıklama yaptı. Çiftçilerin zararlarının karşılanması gerektiği kaydedilen açıklamada, “Üreticinin borcunu ertelemek değil bu yılki taksitlerini silmek gereklidir” denildi.
Mersin İl binasında yapılan basın açıklamasına Emek ve Demokrasi Güçleri destek verdi. Açıklamayı okuyan EMEP Mersin İl Başkanı Sedat Başkavak, geçtiğimiz hafta yaşanan zirai don felaketinin sonuçlarının bu hafta daha belirgin hale geldiğini söyledi. Başkavak, “Normalin üzerinde yaşanan aşırı soğuklar sert çekirdekli meyvelerden çiçek açan ve erkenci türleri, narenciye ağaçları, tarla ve yem bitkileri etkilenirken, örtü altı üretim seralarında bile hasarlara neden oldu. Durumun vahametini en çarpıcı anlatan cümleyi Camili mahallesinden bir çiftçinin ‘Camili'de badem kalmadı’ sözleri ortaya koymaktadır” dedi.
Yaşanan her felaket sonrası "çiftçilere destek olunmalı" cümlerinin söylediğini ifade eden Başkavak, “Çiftçilere destek olunmalı ama nasıl? Kaymakamlıktan bakanlığa çiftçilerin yanında nasıl olacaklar bunun cevabı verilmemektedir” diye ekledi.
“Yüzde 40 zarar görme şartı kaldırılsın”
Zirai don yaşanan bölgenin “afet bölgesi” ilan edilmesi gerektiğini söyleyen Başkavak, “Burada da başka bir sorun kaşımıza çıkmaktadır. 2090 sayılı ‘Tabi Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında Kanun’ afetlerden zarar gören çiftçilere yardım etmek üzere değil etmemek üzere hazırlanmış bir kanundur. Çünkü, bu kanunun 2. maddesi yardımların yapılabilmesini ‘ürünlerinin, canlı-cansız üretim araçlarının ve tesislerinin değer itibariyle en az yüzde 40 oranında zarar görmesi şartına bağlamaktadır. Meyve ağaçları, seralar ve bitkilerin donması yetmiyor, hayvanından tarım alet ve makinalara ve tesislerin de toplam olarak zarar görmesi şartı aranmaktadır. Hal böyle olunca afet bölgesi ilan edilse bile yardım alma olanağı imkansızlaşırken, herkese yeni kredilerle borçlanma dayatılmaktadır. Yaşanan bu zirai don felaketi nedeniyle bir kez daha 2090 sayılı bu kanunun çiftçinin toplam mal varlığının en az yüzde 40 zarar görme şartının kaldırılması çağrısı yapıyoruz” dedi.
“Borcu ertelemek değil, taksitleri silmek gerekir”
Pek çok çiftçinin yaşanan zirai don nedeniyle bu yıl ürün alamayacak duruma geldiğini söyleyen Başkavak, “Çiftçilerin Tarım Kredi Kooperatifi ve Ziraat bankasına olan borçlarının ertelenmesi gelecek yıl iki katı borç taksitini ödemek zorunda bırakacaktır. Fakat çiftçilerin bu gücü ve olanağı yoktur. Bu yıl hiç gelir elde edemeyecek, yaşamak ve üretmek için borçlanmaktan başka çaresi olmayan üreticinin borcunu ertelemek değil bu yıl ki taksitlerini silmek gereklidir” diye konuştu.
Başkavak sözlerinin devamında şunları kaydetti: “Çiftçilere destek olunmalı ve ek kredi verilmeli demenin de çiftçiler açısından bir anlamı yoktur. Çünkü, borçlarını ödeyemeyecek çiftçilere üretime devam etmek için kredi borçlanmasını bir lütuf gibi sunulması, ödeyemeyeceği kredi borç yükü altında ezilmesi demektir. Çiftçilerin yanında olmak ve desteklemek demek onların bu felaketten çıkmaları için ücretsiz girdi desteği sağlanması ve yaşamını devam ettirebilmesi için nakdi destek verilmesi demektir.”
“Zararların tam karşılanması sağlanmalı”
Üreticinin zararlarının tam karşılanması gerektiğini vurgulayan Başkavak, son olarak şunları söyledi: “TARSİM (Tarım Sigortaları Havuzu) kapsamında tarım sigortası yapılırken yüksek verim hesabı üzerinden belirlenen sigorta bedeline karşılık, sigorta kapsamında zarar ödemeye gelince hesaplanan düşük verim üzerinden düşük zarar tazmini ise diğer bir problemdir. Üreticinin zararlarının tam karşılanması sağlanmalıdır. Bürokratından Bakanına ‘gereken yapılacaktır’ diyen AKP iktidarı yetkilileri, tarımsal girdiler içinde en yüksek paya sahip olan sulamada kullanılan su ve elektrik borçlarının da silinmesi sağlanmalıdır.” (Evrensel)
Evrensel'i Takip Et